Latince, pilonidal sinüs, sakral kist, kist dermoid sakral, pilonidal kist isimleri kullanılır ve kıllar içeren kapalı bölge anlamına gelir. Her ne kadar ağda ile depilasyon ya da jiletle tıraş sonrası ortaya çıkabilen batık tanımlaması kullanılsa da batık farklı bir durumdur. Yine geçmişte bölge kıllarının yönünü şaşırıp deri altına doğru büyümesi şeklinde izah edilse de bu durum bahsettiğimiz batık denilen sorunu tanımlar.
Kıl dönmesi, deri altında etrafı ince bir zarla çevrili kıl yumağı ile karakterizedir. En sık görüldüğü yaşlar 18-25 aralığıdır. Teorik olarak, kuyruk sokumu derisi kalınlaştığı için; 40 yaşından sonra görülme oranı azalmaktadır. İleri yaşlarda görüldüğünde çok eskiden başladığı ama hastanın tedavisini ertelediği yönünde değerlendirilir. Zaten ileri yaşlarda görülenler genellikle çok ilerlemiş olurlar.
Kıl Dönmesi Neden Olur?
Geçmişte, cerrahların da inandığı, hala halk arasında yaygın bir şekilde yanlış bilinen neden; kuyruk sokumundaki kılların deri altına doğru büyümesi olarak hatalı bir tanımlamadır.
Güncel teori, artık tüm kurumlar tarafından kabul edilmiştir. Yeni görüşe göre oluşma nedeni şöyle izah edilmektedir; Ense, sırt, omuzlardan dökülen kıllar, kalçaların arasına düşer, buraya düşen kıl kalçaların arasındayken, kalçaların sürtünme hareketiyle matkap ucu gibi bir fonksiyon kazanıp deriyi delip deri arlına girer.
Bir kıl girdiğinde artık başka kılların, deri döküntülerinin, elbise tozu gibi cisimlerin girebileceği küçük bir delik oluşur. Zaman içerisinde bu delikten giren maddelerin miktarı ve çeşitliliği artar ve hastalık meydana çıkmış olur.
Kıllar, elbise tozları, deri döküntüleri vücut tarafından yabancı cisim kabul edildiği için zarar görmemek amacıyla bunların etrafını ince bir zarla kaplar. İşte bu zarla kaplı kapalı yapıya sinüs denir ve tam adıyla pilonidal (pilo kıl-tüy demektir) sinüs denir. (1)
Kıl Dönmesi Vücudun Neresinde Olur?
Vakaların, neredeyse tamamı kuyruk sokumu ve civarında olur, aynı bölgeden sayılmak koşuluyla pöç kemiği ve anüs civarında da olabilir. Çok seyrek olarak göbek çukurunda da görülür.
Göbek çukurunda pilonidal sinüs olma sebebi kuyruk sokumundakine benzer ama farklıdır. Göbek çukurunun helezonik yapısı orada hareketle negatif basınç olmasına yani vakum gibi emmesine neden olur.
Göbek etrafından ve üstlerden dökülen kıllar bu sayede göbek çukuruna girer ve hastalık oluşur. Kuyruk sokumuyla kıyaslandığında çok seyrektir ve % 1 civarlarında rastlanır. (2)
Parmak arasında pilonidal sinüs, bu çok daha az rastlanan bir durumdur ve meslek hastalığıdır. Daha çok kuaförlerde görülmektedir. Saçları keserken kopan kıl parçacıkları parmakların hareketi ve kullanılan aletlerin yardımıyla deriyi delip deri altına girer. (3)
Kıl Dönmesi Belirtileri Nelerdir?
Genellikle ciddi şikayete neden olmadığı için tesadüfen şüphe duyulur ve belirtilerin varlığı fark edilir. Aşağıda sıklık sırasına göre sıralanmış olan belirtilerden biri ya da birkaçının olması teşhis konmasını sağlar. Bazen bu belirtiler silik durumda olur ve deri altı ultrasonu yapılabilir ancak bu çok seyrek rastlanan bir durumdur. (4)
Kuyruk Sokumunda Delik
Delik sayısı bir veya daha fazla olabilir. Hastalığın olmazsa olmaz belirtilerindendir. Kılların giriş deliğidir ve içeri girmesi için şarttır, işte bu şart mutlaka delik olmasını gerektirir. Bu delik kılın ancak gireceği kadar küçük bir delik olabildiği gibi parmak girecek kadar büyük de olabilir. Delikler orta hattadır ve çok sayıdaysa yukardan aşağı doğru dizilmiş gibi alt altadır. Dip dibe olabildiği gibi 1-2 cm aralıklarla da olabilir.
Kuyruk Sokumundan Akıntı
Yukarıdaki tarif ettiğimiz delikler kılların giriş delikleridir buralardan akıntı olabilir ancak akıntı daha çok fistül dediğimiz kanallardan gelir. Akıntının nedeni şudur; kıllar vücuda girdiğinde vücut bunları yabancı cisim olarak gördüğü için etrafını zarla kaplar ve vücut bu yabancı cisimle karşı karşıya gelmez. Sert düşme, uzun yolculuk veya benzer travma ile oluşan zar yırtılırsa vücut yabancı cisimleri eriterek yok etmek için salgı yapar.
Bu salgının yabancı cisimleri eritme yeteneği olmadığı için akıntı sürekli devam eder. Üzerine zaman içinde mikrop bulaşarak ek olarak iltihap oluşmasına neden olur. Oluşan bu akıntı giriş deliklerinden ya da sonradan oluşan fistül denilen çıkış deliğinden akar. Zaman zaman azalıp dursa da genellikle tekrar başlar. Akıntı çevre deriyi tahriş ederek tahriş alanında da salgıya neden olabilir.
Kalçaların Arasında Kötü Koku
Deliklerden gelen akıntı veya geniş açıklık varsa burada olan iltihap kötü kokuludur. Genellikle cerahat kokusu şeklindedir hem hastayı sık temizlemezse hem de yakın plandaki kişileri rahatsız edecek kadar ağır kokabilir. Bu şekildeki koku perianal fistül hastalığında da olabilir. Kokunun sık rastlanan sebeplerinden biri de kakosmi denilen, olmayan kokuyu alma şeklinde olan psikolojik rahatsızlıktır.
Deri Altında Şişlik
Derinin 0,5-1 cm derinliğinde olan sinüs denilen kıl yumağının parmakla hissedilmesidir. Küçük bir nohut kadar, badem kadar olabilir. İltihaplandığında çevresel ödemin de etkisiyle daha büyük olabilir. Bu bulgu teşhisin % 100 e yakın ihtimalle doğru konulmasını sağlar.
Kuyruk Sokunda Ağrı
Ağrı sık rastlanan belirtilerden değildir. Sinüsün ezilmesi sonucu ortaya çıkar. Şiddetli ağrı varsa olay artık pilonidal sinüs apsesi haline dönmüş yani hastalığın yapısı tamamen değişmiş demektir.
Kalça Arasında Deride Tahriş
Akıntının deriye verdiği eritici etkinin verdiği zarardan kaynaklanır, akıntı olduğu sürece tahriş devam eder ancak sık yıkanır ve kalçaların arasına kağıt havlu gibi akıntıyı emen cisim konursa tahriş düzelir.
Kuyruk Sokumunda Kaşıntı
Akıntıya bağlı tahrişin verdiği bir rahatsızlıktır, kaşıntı genellikle hafiftir ama hastayı bunaltacak kadar da olabilir. Pruzon Merhem kullanmakla kaşıntı 2 günde geçer.
Kuyruk Sokumunda Yara
Zamanında tedavi edilmeden hastalığın ilerlemesine neden olunursa geniş açık yara ortaya çıkabilir. Akıntı, kıllar deriyi çürütecek kadar tahrip ettiğinde avuç ayası kadar geniş, kanlı akıntı olabilir.
Kuyruk Sokumunda Kanama
Sık rastlanan bulgu değildir, hastalığın ilerleyip geniş açık yaraya neden olması durumunda yaradan kanama olabilir. Şiddetli kanama seyrek görülür ama hastanın pantolonundan çıkacak kadar kan daha sıktır.
Kıl Dönmesi Nasıl Geçer?
Çok seyrek görülen göbek çukuru ve parmakta görülenlerde kılların uygun şekilde temizlenmesi yeterli olabilir, bunlarda genellikle ameliyat gerekmez. Göbekte olan kıl dönmelerinin en pratik tedavisi, ucu pamuklu çubukla derine kadar uzayan ve günde bir defa temizlik yeterli olur.
Parmakta olanlarda derinin altına ilerleyen kılları çekmek yeterli olabilir. Temizlik yeterli olmazsa cerrahi olarak çıkarılması gerekir. Kuyruk sokumundakilerin basit temizlikle düzelmesi mümkün değildir. Yani evde kişi tarafından tedavi edilemez. Tedavi yöntemlerini şöyle sıralayabiliriz;
Ameliyatsız Kıl dönmesi Tedavisi
Formik asit, kristalize fenol, gümüş nitrat tedavileri vardır ancak bunlarla gerçek tedavi yapılamaz, daha çok geçici rahatlama sağlar ancak bir süre sonra tüm şikayetler yeniden başlar.
Kıl Dönmesi Ameliyatları
Lazerle Tedavi; Yer yer ameliyatsız yöntemmiş gibi lanse edilse de bir tür ameliyattır. Kılların olduğu yumak temizlenir oluşan boşluk lazerle yakılır. (5)
Çağdaş Kıl Dönmesi Ameliyatları
Giderek daha yaygın bir şekilde uygulanmaktadır ve dört farklı yöntem vardır.
Mikro sinüsektomi, ilk defa yapılmış ve alınan olumlu sonuçlar sayesinde yaygınlaşmıştır ve giderek daha fazla cerrah tarafından yapıldığı söylenmektedir, araştırırken hizmet aldığınız kliniğin tecrübesini de sorgulamalısınız.
Klasik ameliyatlar
Bir asırdır farklı cerrahlar ve klinikler çeşitli değişikliklerle yeni yöntemler tarif etmiştir. Hepsinin avantaj ve dezavantajları vardır.
- Açık bırakma
- Primer kapatma
- Limberg flap
- Romboid flap
- Karidakis ameliyatı (D flap)
- Yarı açık (marsüpüarizasyon)
Falp yöntemlerinin farklı doku kaydırması şeklinde farklı tipleri vardır ancak burada sık yapılanlar ele alınmıştır. Gerek çağdaş gerekse klasik yöntemlerin teknik ayrıntıları, avantajları, dezavantajları ayrı bir konuda ele alınacaktır.
REFERANSLAR
1. Kanat, B. H., & Sözen, S. (2015). Disease that should be remembered: Sacrococcygeal pilonidal sinus disease and short history. World Journal of Clinical Cases: WJCC, 3(10), 876.2. Gupta, S., Sikora, S., Singh, M., & Sharma, L. (1990). Pilonidal disease of the umbilicus. The Japanese journal of surgery, 20(5), 590-592.
3. Patel, M. R., Bassini, L., Nashad, R., & Anselmo, M. T. (1990). Barber’s interdigital pilonidal sinus of the hand: a foreign body hair granuloma. The Journal of hand surgery, 15(4), 652-655.
4. Søndenaa, K., Andersen, E., Nesvik, I., & Søreide, J. A. (1995). Patient characteristics and symptoms in chronic pilonidal sinus disease. International journal of colorectal disease, 10(1), 39-42.
5. Georgiou, G. K. (2018). Outpatient laser treatment of primary pilonidal disease: the PiLaT technique. Techniques in coloproctology, 22(10), 773-778.
Merhabalar ben Atilla Kaya, genel cerrahi ve medikal estetik uzmanı olarak İstanbul Bakırköy’de hasta kabulüne devam ediyorum. Tıp eğitimim 1980-1986 yılları arasında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, uzmanlık eğitimimi ise İstanbul Eğitim Araştırma Hastanesinde tamamladım. Proktoloji alanında binlerce ameliyat tecrübem bulunmaktadır.