Sevdiğim Şeyler

Zevkle yaptığım şeyleri farklı sayfalarda yazmıştım, gereksiz kalabalık olduğu için hepsini bir sayfaya toplamaya karar verdim. Aslında çok da ilgi çektiği söylenemez ama yazdıklarıma kıyıp da silemedim.

Köpekler

Hayvanları herkes sever tabi fobisi olanlar hariç ,ama benim hayatımda her zaman bir şeyleri paylaşacak hayvan oldu.Altı yaşındaydım köpeğim vardı öyle ki güreş tutmayı bile öğretmiştim,sırtımı yere getirinceye kadar uğraşıp sırtımı yere getirdiğinde beni tuş etmiş havalarına girerdi.Fakülte yıllarımın çoğunda kedim yada köpeğim olurdu ve bunlar genellikle öksüz yetim hayvanlardı.

Fakülte bitti Mardin in köyüne gittim 6 ay boyunca en yakın arkadaşım köpeğim Alporttu ve Mardin den ayrılırken yanımda getirmiştim.

Osmaniyede Boncuk adlı köpeğimiz olmuştu yazık genç yaşta hastalandı günlerce yoğun bakım yaptık ama kurtaramadık.Sonra Fıstık adlı köpeğimizi aldık tam 12 yıl birlikteydik 1 yıl kadar önce hastalandı ne yazıkki fakülte bile kurtaramadı ve öldü.Toprağa gömmeye kıyamadık doldurttuk evde bize bakıyor. Eskisi gibi değil ama olsun güzel gürünüyor.

Fıstık ölünce içimiz çok yandı ve eksikliği evde sürekli yas havasına sebep oluyordu dayanamadık Fıstığın babasının cinsinden bir köpek aldık. Adına Fıstık demeyi düşündük ama haksızlık olacağına karar verdik ve ona Leo dedik.

Leo 5 yaşında

Leo çok komik bir köpek gündüz göremediği için akşama çok özlemiş oluyor deli gibi sarılma ihtiyacı duyor. Her sabah 6-7 arası kapıya gelip etrafı rahatsız etmeyecek bir sesle kapıyı çalıyor ve yanıma yatıyor.Hiçbir köpekte görmediğim kadar geniş bir menüsü var.meyve yemesine şaşırıyordum marul yediğini görünce daha fazla şaşırdım, çiğ patlıcanı da yiyince “yok artık” dedim. Akla gelebilecek her şeyi yiyen bir köpek.

Yıllar geçti kızım Ece Nil Kaya kendine köpek almaya karar verdi ve bir köpek aldı adı Eyşan. Artık aileye bir köpek daha katıldı.

Eyşan

Eyşan

O kadar kara ki köpek olduğu bile anlaşılmıyor. Yavru bir ayıdan ayırmanın tek yolu havladığını duymak.

Çikolata

Allahın insanlar için yarattığı en muhteşem gıda gibi geliyor bana,daha güzel bir yiyecek düşünemiyorum hem de her türü çok güzel.Aslında bu yazıyı çikolatayı çok sevdiğim için olduğu kadar keşfettiğim bir lezzeti insanlarla paylaşmak için yazdım.

Kahvaltıda vazgeçemediğim tek yiyecek fındık ezmeli kakao kreması yani sarelle, nutella gibi yiyecekler. Yıllar önce nutellayı keşfetmiştim ve Ülker in yada eti nin çıkardıklarından çok daha güzeldi. Geçen hafta Torku diye bir firmanın ürününü denemek için aldım üstünde banada yazıyor yani anladığım kadarıyla torku nun ürettiği banada adlı krem çikolata.

Yedim ve şaşkına döndüm yıllardır yediğim nutella yanında hiç kalır, inanılmaz bir lezzet satın alabileceğiniz çikolataların en lezzetlisi kadar lezzetli. Kahvaltıda çikolata sevenlere ısrarla öneririm. Diğerleri bunun yanında çikolata değil ancak çikolata sosu sınıfına girebilir.

Tabi ki çikolata kahvaltıyla sınırlanmayacak kadar muhteşem bir gıda. kahvaltının dışında akşamları cevizi banarak yemenin zevki tarif edilemez.

Sevdiğim Sözler

Her insanın  “ne kadarda doğru söylemiş” dediği geçmişten günümüze gelen sözler vardır ya işte benim de beğendiğim sözlerden bazıları,yeni yazılanlar üste eklenecek şekilde sıralanıyor beğeni sırası değil 🙂

* Kendi düşen ağlamaz Anonim

*Özür dilemek,sizin haksız olduğunuz anlamına gelmez.Karşınızdaki insana verdiğiniz değerin egonudan yüksek olduğunu gösterir. Sigmund Freud

*Neden eski eşyalarını atıyorsunda eski düşüncelerinden vazgeçmiyorsun ?  Eflatun

*Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. anonim

*Sesini değil, sözünü yükselt. Yağmurlardır yaprakları büyüten, gök gürültüleri değil.  Mevlâna

*Kişiliğini yetkisinden alanlar yetkisini kaybettiğinde kişiliksiz kalırlar anonim

*Eğitim cahilliği alır eşşeklik baki kalır anonim

*Dünya;kötülük yapanlar değil,seyirci kalıp hiçbir şey yapmayanlar yüzünden tehlikeli bir yerdir. Albert Einstein

*  Önce zarar verme    Hipocrat

* Mülkün temeli adalet olmalıdır.   Hz.Ömer

* Ya göründüğün gibi ol ya olduğun gibi görün    Mevlana

* Söz uçar yazı kalır.   Anonim

* Koyunun olmadığı yerde keçiye Abdurrahman çelebi derler    Anonim

* Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste    Anonim

*Başkalarını sık sık affedin ama kendinizi asla. Publilius Syrius

*Yapılmış küçük işler planlanmış büyük işlerden daha iyidir.Peter. Peter MARSHAL

*Bilen bilmeyenden üstündür Hz.Muhammed

*Hata yapmaktan korkan insan hiçbir şey yapamaz. A.Lincoln

*Ne yazıkki vücudun çömesi zekanın olgunlaştığı zamana rastlar.A.Haşim

Hayatımın Konseri

Dün bir konsere gittik Bakırköy Leyla Gencer Opera ve Sanat Merkezinde. Uzun yıllardır bu kadar zevk aldığım bir konser olmamıştır tek kelimeyle başından sonuna muhteşemdi. Konser Popüler Müzik sanatı Vakfı tarafından organize edimli. Hey gidi günler 2 adıyla lanse edilmiş. 1 nerede yapıldı duymamıştım ama bunu izleme şansını yakalamış olmam büyük şanstı.

hey-gidi-gunler-konseri

Herkese “hey gidi günler” konseri izlemesini tavsiye ederim ama yarım asırdan daha fazla yaşamış olanlara ısrarla tavsiye ederim. Neden bu ısrar derseniz bizim jenerasyonun (bu arada ben de yarım asırdan fazladır dünyadayım) tanıdığı ve yaşayan bir çok sanatçıyı görme, dinleme ve onları hissetme fırsatı doğuyor. Sahne alanların hepsi bizim neslin çok iyi tanıdığı, o şarkılarla hatırladığı onlarca anısı mutlaka vardır, o günlere geri dönüyorsunuz.

Muhteşem yaratıcılığıyla bu işi organize eden dernek başkanı Baha Boduroğlu kimleri katmamış ki listeye;

hey-gidi-gunler-2
Bilgen Bengü
Ercan Turgut
Güzin ile Baha
Metin Ersoy
Sevda karaca
Yeşim
Rana ve Selçuk Alagöz
Coşkun Demir
Ersan Erdura
Kartal Kaan
Nur Yoldaş
Tülay Özer

Tüm bu tanıdık sesleri kim sunuyor dersiniz. Mükemmel sunumuyla Ekrem ataer. Adam sanki bu iş için yaratılmış gibi.

Konserlerin devamı gelecek mi, ne kadar sıklıkta yapılacak, kadro aynı kalacak mı bilmiyorum ama 45-50 yaşını geçmiş herkese takip etmesini ve mutlaka gitmesini öneririm. Doğrusu uzaklarda olmayan konserlere tekrar gitmenin planını da yapıyorum, nasıl olsa söylediği tüm şarkıları yıllar içinde yüzlerce defa dinlemişimdir.

Doğrusu başta bu kadar sanatçının katıldığı bir gösterinin 75 TL gibi küçük bir rakama yapılıyor olmasını garipsedim hatta biletlerimizi alan Dr. Seher Şirin’e “sakın bu gösteri dediğin DJ sunumuyla olmasın” dedim yani ücrette son derece makul.

Başta yazdığımı yeniden yazıyorum kesinlikle bu müzik ziyafetini kaçırmayın, aslında bunu yaparken POPSAV a da ekonomik katkı sağlamış olmanın hazzını da yaşıyor insan.

Yeşilköy Evleri

Yeşilköy 6-7 eylül olaylarına kadar varlıklı gayri müslimlerin (Rum ve Ermeni) yoğunlukta olduğu bir semtmiş, fakir olanlar samatya’da yaşarmış, aslında aynı dağılım devam ediyor. 1955 yılındaki olaylardan sonra yoğun göç olması sonucunda zengin müslüman ailelerin gelmesiyle  nüfus yoğunluğu değişmiş. Hala Ermeni nüfusun en yoğun olduğu semtlerden biriside Yeşilköy’dür.

Ermenilerin ahşap ve taş ustalığı Rumların estetik anlayışıyla birleştiğinde muhteşem konaklar ortaya çıkmış. Fotoğraflarda tam hissedilemesede her evin ayrı güzelliği hatta her evin ruhu olduğu anlaşılabiliyor.

Yeşilköy Evleri;

Aslında ev değil “Yeşilköy konakları” tanımlaması kullanılıyor çünkü çoğu devasa kanoklar. Eskiden evlerin hepsi aynı şekilde ciddi estetik unsurlarla birlikte yapıdayken rantın dayanılmaz çekiciliği bir çoğunun yerini ruhsuz, estetikten yoksun apartmanlara teketmesine neden olmuş ve ne yazık ki bazıları kurtarılabilmiş. Neyseki zamanında çıkarılan tarihi yapıları yasalarla var olanlar korumaya alınmış.

Çok sayıda metruk ahşap ev olsada yasalarla korunmaya alındığından bunlar yıkılsa yada yansa da yerine yapılacak yeni yapılacak evin aynen eskisi gibi yapılması zorunluluğu var. Bu sayede sokakların çoğunda birkaç konak kalacak, torunlarımız da o kültürlerin estetiği hakkında fikir sahibi olabilecek. Bundan 20-30 yıl kadar önce yapılan apartmalar ise tümüyle ruhsuz. Son yıllarda hızla yaygınlaşan kentsel dönüşümle bu 20-40 yaş arası evler yıkılıyor yerlerine daha modern, depreme dayanıklı evler yapılıyor. Bu modern mimariyle yapılanlar yıkılanlara kıyasla daha şık ama ne var ki Yeşilköy evlerinin havası gibi değil. Belki daha kullanışlı ama daha güzel değiller.

Fotoğraflar uygun olmayan makinelerle ve amatör biri tarafından çekildiği için lütfen eleştirirken acımasız olmayın. Emin olun gün gelir fotoğraf kursuna gidebilirsem daha güzellerini eklerim 🙂

Yeşilköy konaklarından da anlaşılacağı üzere İstanbul’un en eski ve güzel semtlerindendir. Tüm cadde ve sokakları asırlık ağaçlarla kaplıdır. Semt sakinlerinin yeşili sevmesi sayesinde her evin hatta her apartmanın bahçesi yemyeşil. Tabi neredeyse her evde köpek olduğunu yani bu güzel semtin güzel insanlarının birer hayvan sever olduğunu da yazmak gerekir.

Konakla satış fiyatları güzellikleri gibi abartılı, sıradan bir müstakil konağın satış fiyatı 5-6 Milyon dolardan başlıyor.

Hobilerim

Hobilerimi yazayım dedim ama bir de ne göreyim doğru dürüst bir hobim yokmuş. Ne yazık ki tıp eğitimi, uzmanlık, mecburi hizmet derken hobilerim sınırlı kalmış.

Gitar

Hep bir müzik aleti çalmayı istedim ve müzik aleti çalanlara hep özendim ama ne yazıkki belkide yeteneğim olmadığından yada zaman ayıramadığımdan 40 yaşıma kadar bir türlü kısmet olmadı kim bilir.

2000li  yıllarda gitar öğrenmeye karar verdim ve kursa başladım,haftada 2 gün ikişer saat 4-5 aylık kursun sonunda parmağımda nasır gelişmesi üzerine bunun parmaklarımdaki hassasiyetini azaltacağına bununda ameliyatlarda sıkıntı yaratabileceğine karar verdim ve kursu bıraktım.Ama hala gerçek sebebin ne olduğunu tam anlamış değilim acaba parmağımdaki nasırmı yoksa bu işi beceremeyeceğimi anlamammı bilemiyorum.

Azmin elinden hiçbir şey kurtulmazmış ne derler “azimle dağ delinir” inşallah işlerim biraz azaldığında yada emeklilikte parmakta nasır yapmayacak üflemeli bir çalgıyı yada kendi kendine bile çalabilen org çalmayı denerim. Şimdilik yakın çevremin kulakları rahat.

Heykel

Heykel yapmak oluşturduğunuz şeyin dört boyutunuda görünmesini sağladığından resim yapmaktan daha öte bir zevktir.Resmi iki boyutlu görebilirsiniz ama heykelin derinliği ve arka cepheside vardır.

Heykel konusunda eğitim aldığım ilk dönemlerde çok hevesliydim ancak her başına oturduğumda odanın berbat olması ve bir şeyin meydana çıkarılması çok uzun zaman ve uğraş istediğinden boş zamanım azaldıkça heykel merakım ne yazıkki giderek azaldı. Emeklilik yıllarında yenilerini ekleyebilmek umuduyla

Ev İşleri

Ev işlerini seviyorum derken yanlış anlaşılmasın tabi.Evlendiğimiz yıldı ev işlerini eşimle paylaştık ,eşim bulaşık,çamaşır,yemek gibi işlere bakacaktı ben de odun kırma,odun taşıma,kömür taşıma ve sobayı yakmak gibi işlerden sorumluydum.Bu güne kadar üzerime düşen işleri hiç aksatmadan yaptım ama evlerimiz hep kaloriferli oldu bu sayede bu güne kadar pek yorucu ev işim olmadı.
Benim uğraştığım daha çok kendime ait atölyemde bir şeyler yapmak.Mesela bir elektronik eşya bozulduysa odama götürüp günlerce uğraşırım sonunda gidip yeni bir tane alırız ve garanti süresince rahat ederiz.Arızalananmı o mefta olur genellikle 🙂
Tabi ev içinde atölye derken genellikle küçük görülür ama çok malzemem var çok.Çeşitli matkaplar,test cihazları,elektrikli testere,hitli,çeşitli boru anahtarları hatta planyam bile var.Atölyem sayesinde cerrahide işimi kolaylaştıran bir çok el aleti yaptım hatta zaman zaman yaptığım aletlerin fabrikasyon üretimlerini görünce çok şaşırdığım olmuştur.
Bu üretim hevesi dışında ev içinde elektrik ve su gibi işler içinde sadece beceremediğim zaman usta çağırırım.Tabi mümkün olduğunca da ustayı izlerim neden yapamadığımı veya hangi aletimin eksik olduğunu tesbit ederim.

Bahçe işleri

Memelekette domates biber patlıcan yokmuş gibi yaşadığım yerde hep sebze yetiştirmeye çalıştım. Evim teras olduğundan güneş sorunu yok o yüzden hasat ta fena olmuyor.

Genel olarak değerlendirdiğimde evde sebze yetiştirmek manavdan almaktan çok daha pahalı olutor ama dalından koparıp yemenin zevki başka oluyor tabi. Özellikle salatalık tazeyken, kahvaltıya otururken 3-4 biber koparıp yemenin hazzı maddi olarak karşılanamaz.

Bu sene organik ürün yetiştireceğim diye çabalıyorum ama nereden geldiğini anlamadığım küçük sinek gibi böcekler özellikle biberlerimi mahvediyor. Önerilen ilaçları kullanıyorum ama ben ilaç sıktıkça onların nüfusu artıyor daha kötüsü yaptığım iş organik tarım olmaktan çıkıyor 🙂

Bu sene yani 2015 te yazlığın bahçesini sırf bu hobim için 30 metre kare küçülttüm ve patlıcan, biber, domates, salatalık, enginar ektik. Bakalım başarı düzeyimiz ne olacak.

Bahçe dendiğinde tabi akla ilk sebze geliyor ama yazlığın geri kalan kısmına Malatya kayısısı, erik, vişne, kiraz, ayva gibi meyveler de ektik. Giriş kapısının bir tarafına babam diğer tarafına anam adına birer ceviz ağacı ektim.

Seyahat

Yeni yerler görmek bir çok insan için tutkudur bendeki gezme zevki tutku düzeyinde olmadı çünkü mesleğim buna uygun değil.Cerrahide çalışma ortamınızdan fazla uzaklaşamazsınız bir yandan ameliyat olmak isteyenler bir an önce ameliyatlarını  aradan çıkarmak ister diğer yandan ameliyat ettikleriniz her şikayetinde size ulaşmak ister.

Emekli olduktan sonra hala enerjim kalırsa o zaman tekne veya karavan alıp gezmek çok daha zevkli olacak,hayal de olsa bence güzel 🙂
Bu mesleki şartlar altında fırsat bulduğum 5-10 günlük tatillerde gezip görmeye çalıştığım yerler;
Beğendiğim sıraya göre yazacaktım ama harf sırası daha adil olacak. Bu arada gittiğimiz yerlerde doğal olarak fotoğraflar çekiyoruz, bir süre sonra çektiğimiz fotoğraflara bakıyorum ve hiç gitmemiş gibi geliyor bana. Yani gezip dolaşıyorum ama sanki boşu boşuna gibi geliyor bana hepsini unutuyorum 🙂
Adana
Afyon
Ankara
Antalya
Bari (Yunanistan)
Bolu
Bratislava (Slovakya)
Budapeşte (Macaristan)

Bursa
Cenova (italya)
Çorum
Diyarbakır
Dubrovnik (Hırvatistan)
Elazığ
Eskişehir
Gaziantep
Hatay
Hamburg (Almanya)
Helsinki (Finlandiya)
İstanbul
İzmir
Kahramanmaraş
Kastamonu
Katakolon (Yunanistan)
Kayseri
Konya
Kopenhag (Danimarka)
Kütahya
Malatya
Mardin
Mersin
Milano (İtalya)
Muğla
Nevşehir
Nice (Fransa)
Niğde
Prag (Çek Cumhuriyeti)Portofino (İtalya)
St.Petersburg (Rusya)
Stockholm (İsveç)
Şırnak
Talinn (Estonya)
Tatvan
Tekirdağ
Torno )İtalya)
Van
Venedik (İtalya)
Viyana (Avusturya)

Anama Hediyem (Zeytin Çekirdeğinden Tesbih)

Eskiden “ana” denirdi sonra nereden çıktıysa “anne” denmeye başladı. Yedi kardeşiz 3 büyüğüm ana diyor 3 küçüğüm anne diyor, nedendir bilmiyorum ben de ana diyorum.
Anama bir hediye yapayım dedim daha önce yaptığım heykeller gibi bir şey yapsam bana “putperest” der kafamda parçalar tahmin edebiliyorum. Düşündüm taşındım sonunda tesbih yapmaya karar verdim. organik tespihYapım malzemesi olarak zeytin çekirdeği aklıma geldi ve her gün yediğim 1- 2 zeytinin çekirdeğini saklayarak 101 tane biriktirdim. Yıkadım temizledim deldim, içlerini boşalttım. Artık malzeme hazırdı ama imame meselesini unutmuşum onun için de hurma çekirdeği kullanmaya karar verdim ve Medine hurması diye sattıkları hurmadan alıp yine onun da çekirdeğini deldim. Artık imame de hazırdı.

Delme işi ne kadar zahmetliymiş meğer, günlerce uğraşmak zorunda kaldım ama değdi de, bir de her çekirdeğin içini boşaltmak gerekti çünkü sürekli kırıntılar dökülüyordu. Tek tek içlerini boşaltmak daha da zahmetliydi.

Neyse tertemiz yaptım sonra tesbih ipi aldım dizdim sonuç bence fena olmadı. Göndermek için kliniğe getirdim herkes anlaşmış gibi aynı şeyi söyledi “bunu vernikleseydin” dedi. İyi de bu tespih bildiğiniz tespihlerden değil ki bu organik tespih organik, öyle kimyasallar karıştırmam 🙂
Gönderelim bakalım anacığım beğenecekmi.
anneme hediye

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir